BİR POSTMODERN DEVRİM HİKAYESİ
“Mutluluk bazen, gerçekleşmeyecek kadar güzel olan ama gerçekleşebilecek kadar kolay görünen şeylere inanmaktır”
Seksenli yıllarda verilen bağımsızlık mücadelesinin ardından Sovyetler Birliğinden ayrılarak bağımsızlığını kazanan Persiya Cumhuriyeti, model olarak Türkiye’yi benimsemiş fakat demokratikleşme adına başarıyı yakalayamamıştır. Devletin oturmamış olan demokratik yapısındaki boşluktan faydalanarak iktidarı kazanan Doğan Yüceer ve partisi ülkenin kontrolünü tamamen ele geçirmiştir. Yakın arkadaş olan Çağrı ve Murat, bir halk kıraathanesinde hükümet politikalarını eleştirmeye kalkarlar. Eleştirilerinin yanısıra insanlara sundukları akılcı çözümlerse kahvedeki- lerin oldukça hoşuna gider. Bir propaganda havasında geçen kahve soh- beti, kahvede bulunan bir muhbir tarafından ilgililere bildirilir. Bir süre sonra Çağrı ve Murat ifade için gözaltına alınır. İfadeden çıktıktan sonra gözünü karartan ikili, yakın arkadaşlarıyla konuşup altı kişilik bir ekip kurarlar. Bu ekiple birlikte o gün kahvede insanların beğendikleri akılcı çözümleri sosyal medya ve internet aracılığıyla manifestolar halinde tüm ülkeye duyurmaya başlarlar. Post-Modern bir devrim hareketine dönüşen çalışmalar sonucunda başlarına bir dizi olay gelir.